Süveyda sonrası hedefteki 3 kent

img

HABER MERKEZİ - Süveyda'ya dönük saldırıların yankıları sürerken, benzer bir planın Arap şahsiyetlerin hedef alınması üzerinden Dêrazor, Rakka ve Tabka'da hayata geçirilmesi için harekete geçildiği ileri sürüldü. 

 
Suriye Geçiş Hükümeti güçleri ile bağlı silahlı grupların 13 Temmuz’da Süveyda'da Dürzilere yönelik gerçekleştirdiği saldırılar gündemdeki yerini koruyor. Saldırılarda aralarında kadın ve çocukların da olduğu bini aşkın kişi hayatını kaybetti. Katliama dair ortaya çıkan görüntüler, çocuk ve kadınların sokak ortasında hedef alınarak katledildiği ve cenazelerinin yakıldığını ortaya koydu. 
 
Saldırılardan günler sonra ateşkes ilan edildiği duyurulsa da bölgedeki kırılgan süreç ortadan kalkmadı. Ayrıca yaşananların arka planına dair ortaya çıkan detaylar, söz konusu saldırıların Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetim'e bağlı Dêrazor, Rakka ve Tabka kentlerinde hayata geçirilmek istenen planların bir provası olarak değerlendiriliyor. 
 
ÖZERK YÖNETİM HEDEFTE!
 
Bölge dengeleri, uluslararası güçlerin planları, geçiş hükümetinin uygulamaları ile yaşananlara dair yapılan açıklamalar, gerçekleşen saldırıların birçok nedeninin olduğunu ortaya koyuyor. Dürzilere karşı Arap milliyetçiliğini körüklemek ve bu durumu ilerleyen süreçte Demokratik Suriye Güçleri’ne (QSD) karşı olası planlarda kullanmak, bu nedenlerin başında geliyor. Bu nedenle Süveyda’daki saldırılar bir prova olarak görülüyor. 
 
Yine Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) ve HTŞ ortaklığıyla Dêrazor, Rakka ve Tabka'daki Arap aşiretleri üzerinden Özerk Yönetim'e karşı bir cephe oluşturulmak istenmesi de hedeflenenler arasında. Her 3 kentte “Aşiretler Ordusu” adı altında faaliyet gösteren uyuyan hücrelerin hareketliliği de bu durumu doğruluyor. 
 
MİT ve HTŞ, Özerk Yönetim bölgelerindeki Arap aşiretlerini harekete geçirmek için harekete geçti. Bölgedeki kaynaklardan edinilen bilgilere göre, 18 Temmuz tarihinde Şam’da MİT yetkilileri ve HTŞ istihbarat görevlileri arasında uzun bir toplantı gerçekleştirildi. MİT'ten ve Savunma Bakanlığı'ndan çok sayıda isim toplantıya katıldı. Geçiş Hükümeti'ni temsilen de Şeyh Ebu Seyid, Şeyh Muhammed El Musenna, Şeyh Ebu Beraa ve Şeyh Halil El Ebud Ebu Turab toplantıya katıldı. 
 
Toplantıda, QSD’nin silah bırakmaması ya da Şam ordusuna katılmaması durumunda Rakka ve Tabka’daki Arap aşiretlerinin QSD’ye karşı ayaklandırılması için karar alındığı öne sürüldü. Ayaklandırılması plananlanan aşiretlerin ise, El Bû Şaban, El Bû Xemîs, El Igêdat, El Begara, Benî Seyîd, Dilêm, El Iniza, El Cibûr ve Benî Xalid olduğu kaydedildi. 
 
Toplantıda ayaklanmalara öncülük edecek bazı aşiret şeyhlerinin de belirlendiği ileri sürüldü: "Mîê El Mewalî aşiretinden Şeyh Hakim El Şayiş, Şerabî aşiretinden Şeyh Halil El Riêgo, El Raşid aşiretinden Şeyh Hüseyin Ebid El Kadir El Hiso, Şemer aşiretinden Şeyh Mahmud Casim El Halef, El Reqa aşiretinden Şeyh Rıdvan Tamir El Seyid ve Ferec El Selame.”
 
Her 3 kentte QSD'ye karşı "kara propaganda" faaliyeti yürütülmesi yönünde de karar alındığı belirtiliyor. Buna göre; bölgedeki hücre örgütlenmelerinde yer alan gruplar Arap şahsiyetler hedef alacak ve bu saldırıların QSD tarafından yapılacağı propagandası yapılacak. Bu propaganda üzerinden QSD’nin bölgedeki meşruiyeti ve etkisi zayıflatılacak. 
 
ABD VE FRANSA’YA BASKI 
 
Toplantıda, uluslararası güçlerin QSD'ye olan desteğinin zayıflatılması yönünde de görüş alışverişinde bulunulduğu ifade ediliyor. Bu kapsamda ABD ve Fransa’ya, QSD’nin bölgede istikrarı sağlayamadığı aktarılacak. Bölgede yaşanacak karışıklık “aşiret sorunu” olarak gösterilecek. Bunun üzerinden Geçiş Hükümeti'nin, karışıklık çıkarılan bölgelere müdahale edilmesine izin verilmesi istenecek. Yanı sıra Suudi Arabistan ve Katar gibi bölgesel aktörlerden medya desteği talebinde bulunulacak. Böylece bölgeye "müdahalenin" kamuoyundaki meşru zemini sağlanacak.  
 
Süveyda’daki bazı aşiret şeyhlerinin de plana dahil edilmeye çalışıldığı gelen bilgiler arasında. 
 
ORTAK İSTİHBARAT ODASI'NA TALİMAT
 
Toplantının 19 Temmuz'da devam ettiği ve MİT'in Şam’da kurulan Ortak İstihbarat Odasına yeni bir talimat gönderdiği bilgisine ulaşıldı. Talimat içeriğinde, QSD’nin askeri faaliyetleri, Özerk Yönetim'in siyasi ve toplumsal faaliyetlerinin detaylarının açıklığa kavuşturulması istendi. Özerk Yönetim'in Arap aşiretleriyle ilişkisi ve aralarında yaptıkları toplantılara dair detayların toplanması; bu örgütlenmenin Türkiye sınırları ile ABD için tehdit oluşturduğu gerekçesiyle boşa çıkarılmasını istendi. 
 
Ayrıca Rakka ve Dêrazor’da QSD’ye karşı duran aşiretlerin listesinin hazırlanması, bu aşiretler üzerinden QSD’ye yakın aşiretlerin örgütlendirilmesi; QSD’ye karşı askeri, siyasi ve medya alanında örgütlenme çalışmalarının yapılması kaydedildi. Bunun için "Operasyon Odası" kurulması önerisi talimatta yer aldı. 
 
PLAN ZORDA!
 
Tüm bunlar, Türkiye'nin Suriye Geçiş Hükümeti ile birlikte QSD ve Özerk Yönetim’e karşı çok yönlü bir strateji geliştirdiğini ortaya koyuyor. Aşiretlerin QSD’den uzaklaştırılması ve karşıt bir noktaya getirilmesi ana hedeflerden birisi. Ancak QSD’nin siyasi hamleleri ve toplumsal örgütlenmeye hız vermesi söz konusu planları zorlaştırdı. Keza son dönemlerde Arap aşiretlerden çoğu QSD'ye desteğini açıkladı. 
 
PROVA SÜVEYDA’DA YAPILDI
 
Süveyda'daki saldırıların da tüm bu hedeflerin bir provası olduğu belirtiliyor. Askeri meclislerini kurarak, özerk bir yönetim talebinde bulunan Dürziler, Sünni bedevi aşiretler arasında çatışma çıktığı iddiası üzerinden hedef alındı. Ancak bu plan, Dürzilerin direnişi ve sonrasında İsrail'in müdahalesiyle boşa çıktı. 
 
HTŞ ve MİT'in, gerçekleştirdiği toplantıda aldıkları kararlar üzerinden Süveyda'daki benzer planın geniş halini Dêrazor, Rakka ve Tabka’da hayata geçirmeyi hedeflediği belirtiliyor. 
 
TÜRKMEN AŞİRETLERİ HAREKETE GEÇİRİLECEK!
 
Öte yandan Dürzilerin yoğun yaşadığı Golan Tepeleri üzerinden de bir gerilim söz konusu. İsrail ve ABD’nin Süveyda'ya kadar uzanan ve Suriye'nin gününde yer alan Golan Tepeleri konusunda geçiş hükümetine dayattığı anlaşmadan Türkiye rahatsız. 29 Temmuz'da MİT ile HTŞ istihbaratları arasındaki görüşmede, söz konusu dayatmaların "İsrail ve ABD'nin Süveyda'dan Fırat'ın doğusuna ulaşma planı" olarak değerlendirildi. 
 
Bu temelde MİT'in, güney Suriye'deki Türkmenleri desteklemesi ve harekete geçirmesi noktasında Şam'daki ortak komiteye bir perspektif sunduğu ileri sürüldü. Perspektifte “Kuneytra kırsalındaki Türkmen topluluklarıyla işbirliği yapmanızı ve Güney Suriye'deki İsrail-Amerikan projesine karşı mücadelede Türkmen aşiretlerine destek vermenizi rica ediyoruz” denildi. 
 
Perspektifte, ilişki kurulacak aileler ve köylere de yer verildi: El-Kadiriye köyü-El-Assaf ailesi, El-Kadiriye köyü-Kasım Hamou ailesi, El-Kadiriye köyü-El-Azuliya ailesi, El-Razaniyye köyü-Tarash ailesi, El-Razaniyye köyü-Kablan ailesi, El-Razaniyye köyü- Musa ailesi, Ayn el-Simsim köyü-El-Bayk ailesi, Ayn el-Simsim köyü-Hamou Süleyman ailesi, Hafr köyü-Muhammed Sayyadi ailesi, Hafr köyü-Ahmed Samiz ailesi, Hafr köyü-Raşid Asaad ailesi, Hafr köyü-Muhammed Hanu ailesi, El-Ulayka köyü-Akash ailesi, El-Ulayka köyü-Jaham ailesi, El-Ulayka köyü-Muhammed Şabrak ailesi, El-Ahmediyye köyü-Ahmed Abbas ailesi, El-Ahmediyye köyü-Halil Aboush ailesi. 
 
Perspektifte ayrıca Türkmen köylerinde gençlerin askere alınması istendi. 
 
MA / Erdoğan Altan