Rapor: Bolu Cezaevi cezalandırma kampına dönüştü 2025-06-23 14:09:23   ANKARA - Bolu Cezaevi’nde yaşanan hak ihlallerine ilişkin hazırladığı raporu Meclis’e sunan DEM Partili Newroz Uysal Aslan, cezaevlerinin "cezalandırma kampı"na dönüştüğüne dikkat çekti.    Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Şırnak Milletvekili Nevroz Uysal Aslan, Bolu F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde yaşanan hak ihlallerine ilişkin hazırladığı raporu Meclis İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu’na (İHİK) sundu. Raporda, mahpusların hastane ve revire geç götürüldüğü, ilaç temininde ciddi gecikmeler yaşandığı belirtildi. Ayrıca, hastaneye sevk sırasında mahpusların kelepçeli, ağız içi arama ve onur kırıcı uygulamalara maruz kaldıkları ifade edildi. Hukuksuz uygulamalara karşı çıkan mahpusların sevk taleplerinin iptal edildiği vurgulanırken, özellikle hastane sevkleri sırasında jandarmaların muayene odasından çıkmayarak tedaviye engel olduğu kaydedildi.   ‘YAŞAM HAKKI ENGELLENİYOR’   Raporda, mahpus Mehmet Çağlar’ın Nisan ayında beyin kanaması geçirdiği ve kısa süreli hastane tedavisinin ardından tekrar Bolu F Tipi Cezaevi’ne geri gönderildiği belirtildi. Ayrıca, kalp ve akciğer rahatsızlıkları olan mahpus Abdülvahap Kavak’ın, cezaevi yanındaki beton santralinin yaydığı yoğun partiküller nedeniyle sağlığının ciddi şekilde tehdit altında olduğu, sevk talebinin ise reddedildiği ifade edildi. Raporda, “Mahpusun sağlıklı bir ortamda yaşama ve tedaviye erişim hakkı yasalara rağmen gasp edilmiştir” denildi.   CEZAEVİNDE AĞIR HASTA MAHPUSLAR   Raporda cezaevinde yaklaşık 140 tutsağın bulunduğu, bunların çoğunun hasta olduğu ve ağır hasta tutsak sayısının 47 olduğu bilgisine yer verildi. Tüm mahpusların kronik ve ağır sağlık sorunları yaşadığı kaydedildi.   ANADİLDE İLETİŞİM ENGELİ   Tutsakların anadilde eğitim ve haberleşme haklarının da ihlal edildiğine dikkat çekilen raporda, tutsak İhsan Balkaş’ın Kürtçe yazdığı mektupların, cezaevi idaresi tarafından “anlaşılmadığı” gerekçesiyle gönderilmediği belirtildi. Cezaevi yönetiminin tercüman ücreti talep ettiği ve bunun da anadilinde iletişim hakkını açıkça ihlal ettiği ifade edildi. Raporda tutsakların bilgi edinme ve haber alma hakkını ihlal edildiği vurgulandı.    Tutsakların hücre ve koğuşlarına sık sık baskınlar yapıldığı ve bu baskınlarda ajanda, defter ve notlarına el konulduğu raporda yer aldı. Tutsak Mehmet Akpolat’ın iki Kürtçe kitabına da cezaevi idaresi tarafından keyfi gerekçelerle el konulduğu belirtildi.    ‘PARALEL MAHKEMELER’ VURGUSU   Raporda, tutsak İhsan Balkaş’ın avukatına ve milletvekillerine gönderdiği mektuplara da el konulduğu vurgulandı. Cezaevindeki İdare ve Gözlem Kurullarının, en az 33 tutsağın tahliyesini engellediği ve bu kurulların adeta "paralel bir yargı mekanizması" gibi çalıştığı ifade edildi. Raporda, “İdare ve Gözlem Kurulları, hukuk devleti ilkesini ağır biçimde ihlal etmektedir” denildi. Bu yapıların yeniden düzenlenmesi ve keyfi uygulamaların denetime açılması gerektiği belirtildi.   TAHLİYELERİ ENGELLENEN MAHPUSLAR   Raporda, tahliyeleri İdare ve Gözlem Kurulu kararı ile engellenen tutsakların isimleri şu şekilde sıralandı: Abdulhamit Ahraz, Abdullah Çelik, Ahmet Abdi İbrahim, Ahmet Mustafa, Ali Murat Çelik, Ataş Göbe, Aydın Adıyaman, Aydın Yüce, Bülent Güneş, Deniz Öztürk, Hacı Ekinci, Halil Dağ, Hasan İnci, Keyfo Başak, M. Şirin Bozaçlı, Maruz Türkan, Mehmet Deniz Güzel, Mehmet Zeki Eşin, Muhammed İsmail, Murat Çetinkaya, Muzaffer Akış, Nedim Yılmaz, Nurettin Ataman, Ömer Okul, Özgür Sincer, Ramazan Vural, Sabit Kaya, Salih Korkut, Serhat Öztürk, Sinan Türkmen, Suat Gökalp, Şahap Elbasan ve Tuncay Doğan.   ASİMİLASYON POLİTİKASI    Raporda cezaevinde insan onurunu yok sayan bir infaz rejiminin uygulandığına dikkat çekildi. Kelepçeli muayene, jandarma gözetiminde tedavi ve geç sevklerin cezaevini bir cezalandırma kampına dönüştürdüğü ifade edildi. Anadilde iletişim hakkının engellenmesi ise asimilasyon politikalarının bir yansıması olarak değerlendirildi.   TALEPLER   Raporda ihlallerin son bulması için şu talepler sıralandı:   “*Hasta mahpusların tedaviye erişimi güvence altına alınmalı.   *Onur kırıcı uygulamalara son verilmeli.   *Anadilde iletişim hakkının önündeki engeller kaldırılmalı, tercüme ücretleri mahpuslara yüklenmemeli.   *Kitap ve yayınlara keyfi el koyma uygulamaları derhal sonlandırılmalı.   *Avukat ve milletvekillerine mektup gönderiminin engellenmesi kaldırılmalı.   *İdare ve Gözlem Kurulları yeniden yapılandırılmalı ve keyfi kararlar denetime açılmalı.   *Pişmanlık dayatmasına son verilmeli ve adil yargılanma hakkı korunmalıdır.   *Mahpusların demokratik denetime, savunma hakkına ve toplumsal hayata hazırlık süreçlerine katılımını engelleyen tüm uygulamalar kaldırılmalıdır.”   MA / Mehmet Aslan