HABER MERKEZİ - Abdullah Öcalan’ın çağrısının etkilerinin sadece bölgeyle sınırlı olmadığını ifade eden FLC CGIL Genel Sekreteri De Conca, “Öcalan’ın fikirleri içinde yaşadığımız demokrasi krizine çözüm sunuyor” dedi.
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat’taki “Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı”nın ardından PKK 12. Kongresi’ni toplayıp çalışmalarını sonlandırma kararı aldı. Bu durum Kürt sorunun demokratik çözümüne yönelik tartışmalara yeni bir ivme kazandırdı. Ancak bugüne kadar iktidar ve devlet tarafından herhangi bir somut adım atılmadı. Son dönemde Meclis’te komisyon kurulması için çalışmalar ve girişimler hızlansa da henüz bir adım atılmadı.
Öte yandan Abdullah Öcalan’ın çağrısı dünyada da tartışılmaya ve destek gelmeye devam ediliyor. İtalya Eğitim İşçileri Sendikası (FLC CGIL) Lombardiya Genel Sekreteri Massimiliano De Conca, konuya ilişkin ANF’ye değerlendirmelerde bulundu.
PKK’nin 12. Kongre kararları ve Abdullah Öcalan’ın çağrısının Kürt sorunun demokratik çözümü için büyük bir fırsat olduğunu ifade eden De Conca, sürecin başarısı için Türkiye’nin somut adımlar atması gerektiğini kaydetti. Abdullah Öcalan’ın özgürlüğünün ve fikirlerinin önemini de işaret eden De Conca, “Öcalan’ın fikirleri içinde yaşadığımız demokrasi krizine çözüm sunuyor” dedi.
‘PKK’NİN KARARLARI YENİ BİR BAŞLANGIÇTIR’
PKK’nin kararının bir son değil yeni bir başlangıç olduğunun altını çizen De Conca, “PKK’nin 12. Kongresi’nin ilkeleri ve nihai kararlarının olağanüstü olduğunu düşünüyorum. Şiddeti bırakmak, halklar arasında yakınlaşmayı sağlayacak bir diyalog perspektifini benimsemek, bugün en iyi çözümdür. Bu, bir dönemin ya da sadece bir partinin sonu değil, yeni bir siyasi yolun başlangıcıdır. Bu bir son değil, yeni bir başlangıçtır. Bu, kongrenin sloganlarından, ifadelerinden biridir. Özellikle şiddeti ve sömürgeciliği uluslararası çatışmalarda tek çözüm olarak görenleri korkutabileceğini anlıyorum. Buna karşılık, Öcalan ortak bir ilerlemeye yol açabilecek bir diyalog açılmasını öneriyor ki bu da tek çözümdür. 12. Kongre, daha geniş bir özgürlük hareketi başlatmayı hedefliyor; bunu anlıyor ve destekliyorum. PKK'nin yapısının feshedilmesi ve silahlı mücadeleye temel strateji olarak bağlılığın bırakılması, Kürtlerin özgürlüğü ve demokratik bir toplum için verdikleri mücadeleye yeni bir yol açıyor. Bugün görülebilecek tek yol budur. Şu anda uzun vadeli bir sürecin temellerini atmak için gerekli koşullar mevcut. Bu, çok kolay bir şey değil, bunu anlıyoruz ancak Kürt halkının diğer halklarla birlikte yaşayabilmesini sağlayacak demokratik konfederalizmin gerçek anlamda hayata geçirilmesi açısından önemli bir süreçtir. Türkiye’de ama aynı zamanda Suriye ve İran’da da” diye belirtti.
‘ÖCALAN SINIRLARI AŞAN ÇÖZÜM SUNUYOR’
Abdullah Öcalan’ın ortaya koyduğu fikirlerin dünyadaki bütün çatışmaları sona erdirecek bir güce sahip olduğunun altını çizen De Conca, “Öcalan’ın ve PKK kongresinde kabul edilen çağrısı, sadece Kürt halkı açısından değil, genel olarak bütünleşme politikası açısından önemli bir evrimi işaret ediyor. Kürt halkı, diğer ülkelere ihraç edilebilecek, gerçek ve demokratik bir yol sunan sosyal bir politika modeli hâline gelebilir; bu da dünyadaki tüm çatışmaların sona erdirilmesi için bir yoldur. Bugün çatışma fikrinden vazgeçmenin, sınır fikrini sorgulamanın zor olduğunu anlıyorum; fakat kültürlerin, dinlerin, fikirlerin diyaloguyla ve kimliğe saygıyla bulunabilecek tek çözüm budur. Bugün daha çok ulusların kimliğine odaklanılıyor, kültürel kimliğe değil; bir halkın kimliğine ve kültürel alışverişe değil. Bu yüzden bunun devrimci bir fikir olduğunu ve desteklenmesi gerektiğini düşünüyorum. Özellikle Avrupa’nın ve uluslararası toplumun bu fikri hayata geçirmesi gerekir. Çünkü bugün önemli bir eşik var: Öcalan’ın özgürlüğü. Çünkü Öcalan’la, onun arabuluculuğuyla bir diyalog yolunu bulabiliriz” diye konuştu.
‘ÇÖZÜMDEN YANA BİR MEYDAN OKUMADIR’
PKK’nin 12. Kongre kararlarını çözümden yana bir meydan okuma olduğunu söyleyen De Conca, sürecin başarısı için uluslararası topluma da büyük bir sorumluluk düştüğünü kaydetti. De Conca, “PKK büyük bir sorumluluk almıştır. Türk devleti bir karar vermelidir. Ya demokratik bir yöne evirilecek ya da mevcut rejimde kalacak. Bu kolay bir şey değil ve yalnızca Türk devletiyle gerçekleşemez. Uluslararası toplumun da uluslararası kurallara saygı göstermesi gerekir. Bu nedenle Avrupa’nın daha güçlü bir rol üstlenmesi, BM’nin daha etkin olması gereklidir ki, Türk devleti uluslararası kurallara uymaya yönlendirilsin. PKK ya da Öcalan’ın değişim yönünde açıklamalar yapması yeterli değildir. Bu süreç desteklenmelidir” ifadelerini kullandı.
‘İLK ADIM ÖCALAN’IN ÖZGÜRLÜĞÜ OLMALI’
Sürecin başarısı için Türk devletinin hukuki ve siyasi adımlar atmasının önemli olacağına işaret eden De Conca, ilk adım olarak Abdullah Öcalan’ın ve siyasi tutsakları özgür olması gerektiğini belirtti. De Conca, “Türk devletinde de değişiklikler olmalı. Yapılması gereken ilk şey, Öcalan’ın özgürlüğü ve siyasi tutukluların serbest bırakılmasıdır. Yani hep birlikte iki adım ileri atabilmek için bir adım geri atmayı kabul etmek gerekir. Süreç ortak bir kader anlayışıyla gelişmelidir, orman kanunlarıyla değil. Farklı fikirlere sahip olan herkesi hapse atarsak, güçlünün hukukunu, yani orman kanunlarını uygulamış oluruz. Oysa dayanışma içinde bir toplum, açık bir toplum gereklidir. Ve Türk devleti, Türk halkının bir kısmının da artık anlayamadığı bir pozisyonda sıkışıp kalamaz. Türk devletinin çok büyük bir sorumluluğu var. Adım Öcalan ve PKK tarafından atıldı, dolayısıyla artık diyalog zamanı gelmiştir. Eğer Türk devleti diyalog istemiyorsa, bu durum uluslararası bağlamda çok iyi bir şekilde analiz edilmesi gereken bir sorumluluktur. Türkiye’nin NATO üyesi, ama aynı zamanda Avrupa Birliği’ne de girmek istiyor. Dolayısıyla, başkalarıyla diyalog kurmak istemeyen bir devleti bu birliğe kabul etmek mümkün değil” şeklinde konuştu.
‘ÖCALAN’IN FİKİRLERİ EGEMENLERİ KORKUTUYOR’
Abdullah Öcalan’ın fikirlerinin önemine dikkat çeken De Conca, şunları ifade etti: “Bence bugün Ukrayna’da, Filistin’de ve Afrika’da yaşanan pek çok çatışma sınırlar ve devlet fikriyle doğrudan bağlantılı. Bu yüzden Öcalan sorunun özünü yakaladı. Siyasal ve ulusal sınırlar var oldukça, çatışmalar da var olacaktır. Çünkü siyasal ve ulusal bir sınır, aynı zamanda mülkiyetin de sınırlarını çizer. Buna karşılık, her şeyin ortaklaştığı bir toplum, engellerin ve sınırların olmadığı bir toplumdur. Bu nedenle, birlikte yaşamak için çok önemli olan kültürel bir federasyondan söz edebiliriz. Öcalan’ın bir diğer temel fikir ise her şeyden önce kadınlardan ve gençlerden yola çıkmasıdır. Bugün uluslararası tabloya baktığımızda, sadece erkekler ve silahlar var. Oysa farklı bir çözüm bulmak gerekir. Erkek egemen toplumun artık tıkandığı ve daha iyi bir gelecek sunamadığı ortadadır. Bunun yerine, geleceği temsil eden gençlerden ve toplumun kenarına itilen kadınlardan yola çıkmak gerekir. Öcalan’ın bu iki temel fikri — demokratik konfederalizm ve kadınlarla gençlerden başlayan bir toplum — egemenleri korkutan devrimci fikirlerdir.”
‘ÇÖZÜM ÖCALAN’IN FİKİRLERİNDE’
Abdullah Öcalan’ın fikirlerinin araştırılması ve desteklenmesi gerektiği çağrısında da bulunan De Conca, “Öcalan’ın fikirlerini araştırmak, yaymak ve sürdürmek gerekir. Öcalan’ın fikirleri sadece Kürt sorunuyla ilgili değil. Elbette ki, Kürt sorunu önemli bir sorun. Ama bugün temel sorun demokrasi sorunudur. Çünkü bugün demokrasiyi özelleştirdik, katılımı kaybettik, insanların demokrasiye katılım yollarını kaybettik. Oysa yeni bir çözüm bulmak gerekiyor ve bu çözüm Öcalan’ın düşüncelerinde, yazılarında, manifestolarında bulunuyor” dedi.