Çiğdem Doğu: Kürt halkı kendi kendini yönetmeli
Ayten Dêrsim: Her mahallenin komünü olmalı

img

HABER MERKEZİ - KJK Yürütme Konseyi üyesi Çiğdem Doğu, Kürt halkının her alanda komünler ile kendi kendini yönetmesi gerektiğini belirtirken, PJAK Koordinasyon üyesi Ayten Dêrsim ise Kürtlerin her mahallede komünlerini oluşturmaları gerektiğine dikkati çekti.

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın PKK’nin 12’nci Kongesi'ne gönderdiği "Barış ve Demokratik Toplum Manifestosu"nun yankıları sürüyor. Ulus devletlerin bir çıkmaz olarak giriştiği 3’üncü Dünya Savaş gerçeğine karşı halklar ve kadınlar adına barış ve demokratik çözümün yolunun açan Abdullah Öcalan’un sunduğu “manifesto” güncel gelişmelerle bağlantılı olarak yorumlanmaya devam ediliyor. PAJK Koordinasyon üyesi Ayten Dêrsim ve KJK Yürütme Konseyi üyesi Çiğdem Doğu, Medya Haber TV’de yayınlanan özel bir programda; gazeteci Roşan Semsur’un Abdullah Öcalan’ın kongreye sunduğu politik rapor, demokrasi mücadelesinden Haziran ayında yaşamını yitirenler, sosyalist yaşam ve sosyalist kişilikleri konuları üzerine sorularını yanıtladı.

HAZİRAN AYINDA YAŞAMINI YİTİREN KADINLARI ANDI

Ayten Dêrsim: Başta Heval Zîlan şahsında Heval Sema, Heval Gûlan, Heval Helmet, Raperîn, Heval Berîvan'ı ve daha sayamadığımız birçok özgürlük şehitlerini saygı ve minnet ile anıyorum. Bir kez daha onların yürütmüş oldukları özgürlük mücadelesinin bizlere emanet ettikleri özgür yaşamı bugünün vesilesiyle yoldaşları olarak bunun sürdürücüleri olacağımızın sözünü yeniliyorum. Biz Özgür Kadın Hareketi olarak aynı zamanda bir şehitler hareketiyiz. İlk özgürlük mücadelesine adım attığımızdan günümüze kadar kadınlar olarak şunun bilincindeydik. Hem Kürt halkı olarak hem de kadınlar olarak bu yolun yolcuları çetin bir mücadelenin içinde olduğumuzu bilincindeydik. Böylesi bir yolun yolcuları olarak mücadele ile kazanacağımızı ve bedel ödeyeceğimizin de bilincindeydik. Tabii Önderliğimizin şehitlere atfettiği anlam mı hep esas aldık. Her bir şehidin harekete, halka, kadınlara bıraktıkları neydi? Onların ideolojisi ve felsefesi özgür bir ülke, özgür bir toplum ve özgür bir kadın, toplumsal olarak yaşamak için mücadele ettiler. Biz şehitleri anarken hep onların amaçları ve yarım bıraktıkları ve bize emanet ettiklerinin yolunu daha nasıl onurlu, nasıl başarılı, nasıl kazanmamız gerektiğini, hep bunu bilerek yürümeye çalıştık ve o anlamda mücadelemizin gelmiş olduğu düzey şehitlerimizin verdiği mücadeleye bağlı. Yoldaşları olarak da o mücadelenin devamcıları olmaya çalıştık. Heval Zîlan'ın şahadeti, eyleme gidişi bir toplum, varlık olmanın ne anlama geldiğini ve varlık uğruna nasıl mücadele edilmesi gerektiğini; bir de kadın olarak özgürleşmemiz gerektiğini gösterdi. Amaca kilitlenerek doğru bir yürüyüştü, amaca doğru bir kilitlenmeydi, amaca doğru ne pahasına olursa olsun; yapılması gerekirdi.

Hareket olarak hiçbir zaman şöyle ele almadık; fiziki anlamda kendini feda etmesi doğru ancak özgürlük felsefesi uğruna mücadele yürüttü. Kürt'ün varlığı içinde kadın olmanın zorlukları bunlar hepsi Heval Zîlan'da bir düşünceye, yaşama, hedefe dönüşmüştü. Başarmayı hedef alarak yürüdü. Kadın hareketi olarak sadece Haziran ayı vesilesiyle değil, her zaman anlamlı olarak ele aldık. Önderliğimizin tanımıyla Zîlan bir tanrıçaydı. Tanrıça nedir? Hep üreten, yenilenen, doğurandır. Hep özgürlüğün farkına vararak hep özgürlüğe doğru kendini yapılandırmak. Kendini yapılandırdıkça toplumu, kadını yapılandırmaktır. Hep biz böyle ele aldık. Dünya kadınları olarak onu tanımalı, tanrıça duruşunu, tanrıça mücadelesini, tanrıça özlemini gerçekleştirmemiz gerek. Biz de hareket olarak Tanrıçalaşma uğruna mücadele ediyoruz. Tarihten biliyoruz. Tanrıçaların mücadele azimleri çok çetindi. Çok zorluk zorlukları vardı. Onlar günümüzde de farklılaşarak devam ediyor. Dünyada egemenlikli sistem ortadan kalkmamış. Eşit bir toplumsallık oluşmamış. Özgürlüğü sosyalizmden, komünal yaşamdan kopuk ele alamazsın. Derin bir felsefi bilinci olan, bir duruşun sahibiydi Heval Zîlan. Heval Zîlan'ın eylemi sonrası bir kadın olmanın bilinci Heval Sema'da çok derindi. Erkek egemenlikli sistemin en derin, en şiddetli, en kaba, en inceltilmiş yaşandığı alan cezaevi zindanıdır. Çünkü hedefi devrimci kadınları da, erkekleri de orada sindirmek, teslim almak, boyun eğdirmektir. Hiçleştirmek. Heval Sema bunun bilincinde. Heval Zîlanîn Gerilla yaşamı bir yıl. Ona rağmen Tanrıça kültürünü yaşamsallaştırdı. Heval Sema’nın mücadele katılımı daha eskidir. Bir Gerilla tecrübesi var. Bir de Önderlik sahası var. Önderliğin eğitimini almış.

Beş bin yıllık egemenlik sistem kendince neyi oluşturdu? Köle kadını, teslim alınmış kadını, artık kendisine ait olmayan kadını, 5 bin yıllık bir tarihi gelişim içinde bunu hep yapmaya çalıştı. Heval Sema bunu çözümlüyor kendi şahsında. Özgür kadın nasıl olunur? Özgür kadın nerede başlamalı? Mücadelesi nasıl olmalı? O yüzden de kadın kişiliğini, köle kişiliğini en üst zirvede çözüm çözüme kavuşturdu. Binlerce cinsiyetçi forumlar var. Bunları bir bütün çözümlüyor. Çözümledikçe nasıl özgürleşmesi gerektiğinin yaşamını, ilişkisini görüyor. İçeride egemenlikli sistem neye yöneliyor? Önderliğimize yöneliyor. Bunu da çözümlüyor. Önderlik, önderlik felsefesi ve ideolojisi tüm kadına sirayet etmiş ve kadın bu ideoloji ve felsefesiyle kendisini yapılandırılmış ve bunun uğruna dağlarda, zindanlarda, ovalarda, şehirlerde müthiş bir mücadele veriyor ve buna bir saldırı var. O zaman bu saldırıya da ideolojik, felsefik olarak cevap verilmesi lazım. Şu tespiti yapıyor; "İki güneş yoktur. Bir güneş vardır. O bir güneş tüm insanlığı sarandır. İki güneş onun taklidi olur. Onun özü olmaz.” İşte o iki ikinci güneş kendisini yapılandırmak isteyen erkek egemenlikli zihniyete Önderlik gerçekliğine saldırıdır. Gerçekleştirdiği eylem işte 8 Mart'tan Newroz'a bir bağ kuruyor.

KENDİ KİMLİĞİMİZLE EVSENRELLEŞMEYE DOĞRU İLERLEDİK

Ayten Dêrsim: O köprüyü inşa etti. Bu tüm kadınlar için öyledir. Heval Sema bir Kürdistanlı, Kürt, Ortadoğu'lu ama biz bunu aştık. Kendi kimliğimizin bilincine vararak, kadın olarak da ve evrenselleşmeye doğru ilerledik. Heval Sema bunu o dört duvar arasında o zindan karanlık dünyada müthiş bir ışık oldu. Onun eylemini, mücadelesini, direnişini duymayan kalmadı. Bunu duyanlar da eylemini sorgulamaya başladı. Heval Sema hepimize kadın kurtuluş ideolojisinin nasıl yaşamsallaştırılması ve toplumsallaştırılması gerektiğinin öncüsü oldu. Biz o anlamda şehitlerimizin şahsında sürekli kadın kurtuluş ideolojisi noktasında birbirimizi sorguluyoruz. Heval Gûlan ilk bizim kadın hareketi olarak ordulaşmamızda yer alan arkadaşlardan biri. Kuzey ehliyetlerimizin birçoğunda kalan mücadele eden, gerilla kadın mücadelesini yürüten, komutanlık yapan, komutanlığı taktikte yapan, komutanlığı savaşta koordinesini yapan, komutanlığı kendi gücünü eğiten, komutanlığı dağlarda özgün ve özerk örgütlülük nasıl olması gerektiğinin öncülüğünü yapan ilk komutanlarımızdandır Heval Gûlan. Heval Gulan'ın da Gerilla bazında daha belirgin kadın komutanlık kişiliği daha çok öne çıktı. Önderliğimizin esaretiyle birlikte yüzlerce kadın Gerilla fedailik çizgisinde karar kıldı. Bunlardan biride Heval Gûlandı. Böyle duruş sahibi olan kadın komutanımız Heval Gûlan'ı da içteki tasfiyeciler, komplo katletti. Heval Gûlan şahsında kadın hareketine bir darbe vurmak istendi.

Çünkü o dönem çok keskin cins bilinci savaşı vardı. Bu süreç içinde Heval Gulan'a yöneldiler. Heval Berivan uzun yıllar o da ilk ordulaşmada yer aldı. Kadın bilinci çok belirgindi Berivan'da. Heval Leyla Agirî'de de öyle. Kadın duruşu, kadın mücadelesi öndeydi. Jineoloji çalışmalarında ilk yer alan kadınlardan biriydi. Bunun akademik çalışmalarını yürütüyordu. Erkeği dönüştürdükçe biz ortak, özgür bir yaşamı geliştiririz. Heval Helmet Güneyli militanlarımızdan, öncülerimizdendi. Duruşu ve katılımı genel harekette, öncülük olmanın vasıfları da Önderlik sahasında görmüştü. Genç yaşta Önderlik eğitimini görmüştü. Gerçekten mütevaziydi, sosyalisti. Duruşu ve ilişkileriyle kadınla bağı, gerçekten demokrattı. Hissedebiliyordun. İlk gördüğünde bu hemen yansıyordu. Tüm erkek yoldaşlarımızın böylesi arkadaşları kendilerine ölçü almaları gerek. Haziran ayında fedai duruşlarıyla şehitlerimiz bu ayı bize verdiler. Bu ayı anlamlandırmak, bu ayı doğru tanıma kavuşturmak, bu ayı gerçekten nasıl yaşamamız gerektiği görev ve sorumluluklarımızdır.

İNKAR OLARAK GELİŞEN YÜZ YILLIK TARİHSEL BİR SÜREÇ VAR

Çiğdem Doğu: Haziran Şehitlerimizi Heval Zîlan, Heval Sema ve Heval Gulan şahsında tüm şehitlerimizi saygı ve minnetle, sevgiyle anıyorum. Şêx Saîd ve arkadaşlarının da 100’üncü idam yıldönümüdür. Çok önemli tarihsel sürecin başlangıcıdır. Onları da saygı ve minnetle anıyoruz. Mücadelemiz aynı zamanda onların da bıraktığı yerden bir devamı biçiminde ilerledi ve ilerliyor da. Bir Hevel Zîlan gerçekliği var. Bir programda insan bütün şehitleri değerlendiremiyor. Fakat bu mücadele gerçekliği içerisinde tanıdığımız, şehit düşen birçok arkadaşımızda çok derin bir anlam görüyoruz. Yazdıkları mektuplarda ifade ettikleri hususlar var. Büyük bir anlam derinliği var. Niye bu kadar büyük bir anlam derinliği? Niye bu kadar büyük bir anlam arayışı? Önder Apo her savunmasına “Hakikat ve yöntem” diye başlamıştır. Bu anlamdır. En son yazdığı bir manifesto ilk başlık doğa ve anlam başlığı. Kürdistan, Kürt ve PKK gerçekliğinde ortaya çıkan şehitlerimiz ve değerlerimizin niye bu kadar büyük bir anlam arayışı var? Çünkü gerçekten Kürdistan ülkesini, Kürt halk gerçekliğini, Kürt birey gerçekliğini, bununla birlikte Kürt kadın gerçekliğini sıfırlayan ve sıfırın altına indiren bir sömürgeci gerçeklik var. Şêx Saîd büyük bir isyana öncülük etti. Bu isyan Birinci Dünya Savaşı ile birlikte ortaya çıkan durumlara karşı Kürtler de bir pozisyon almak istiyor. Buna karşı bir imha operasyonu gerçekleşiyor. Şêx Saîd'lerin isyanının bastırılması ve idamıyla birlikte Türkiye Cumhuriyeti şahsında bir inkar tarihi gelişti. Önderlik son manifestoda bunun öncesini örtük tarihi olarak değerlendiriyor. “Üzeri örtülen bir tarihtir” diyor.

Şêx Saîd ve Seyid Rıza sonrası inkar tarihi olarak gelişen bir yüzyıllık tarihsel süreç var. Büyük bir kimliksizleştirme ve anlamsızlaştırma var. Çok derin bir anlamsızlaştırma. PKK neye karşı ortaya çıktı? Bu anlamsızlaştırılmaya karşı ortaya çıktı. PKK; yaşamın, halk kimliğinin, kadın kimliğinin ve hatta erkek kimliğinin de anlamsızlaştırılmasına karşı ortaya çıkan bir isyan hareketidir. Önderlik sık sık bu son başlattığı süreçle bağlantılı olarak da ifade ediyor; “PKK inkara karşı ortaya çıkan bir isyan hareketidir ve bu inkarı da aşmıştır, rolünü ve misyonunu tamamlamıştır” diyor. İnkar tarihi aşıldı ama aynı zamanda özgürlük mücadelesi ve özgürleşme görevleri de bizi bekliyor. Bu anlamda görevlerimiz tamamlanmamıştır. Ama PKK bu anlamda rolünü oynamıştır. Heval Zîlan, Heval Sema, Heval Gûlen her biri bir anlam oluyor. Her biri büyük bir anlam değeri yaratıyor. Düşünerek anlam yaratırsın. Düşünmeyen insanda anlam var mıdır? Yok. Düşünen insanda anlam vardır. Şehitlerimiz bu anlamda büyük bedeller ile anlamı yaratıyorlar. Ne kadar bu yoldaşlar ve şehitlerimiz üzerine yoğunlaşsak o kadar büyük bir anlam ortaya çıkıyor. Kapitalizmin yaratmış olduğu yaşamı anlamsızlaştırma gerçekliği var. Yaşam organizasyonel, bütüncül bir gerçekliği ifade ediyor. Bütün ilişkiler organizasyonu içerisinde insan olmanın farkı onun her ilişkisinde ve çelişkisinde anlam yaratmasındadır. Farkımız buradadır. Kapitalist sistem tam da insan olmanın anlamına saldırıyor. Her kimliğe dönük saldırı var ve aynılaştırıyor. Tornadan çıkmış gibi, tek tipleştiriyor. Fark bırakmıyor ortada. Farklılık anlamı yaratır. Kapitalizm en fazla buraya saldırıyor. Dünya çapında artık kültürel farklar ortadan kalkıyor. Halbuki her kültürün bir güzelliği var. Gençlerde de bunu bir kültür olarak yerleştirmeye çalışıyorlar. Anlam yaratma, farklılık yaratma. Dilin farklılığı bir güzelliktir. Kültürün farklılığı bir güzelliktir.

BUGÜN KÜRDİSTAN’I KÜRDİSTANSIZLAŞTIRMA POLİTİKASI VAR

Çiğdem Doğu: Zaten en tehlikeli yanı da burasıdır. Seni öyle bir cendereye sokup, öyle bir özel savaşa koyup bombardımana tabi tutuyor ki sen sanıyorsun ki sen kendin karar veriyorsun. Yarattığı kişilik özellikleriyle toplumsallığı ortadan kaldırıp yaratmış olduğu bireycilik, homojen aynılaştırıcı politikalarla seni bir nevi sistemin gönüllü kölesi haline de getiriyor. Sen bunun farkında olmuyorsun. Kürt tarihi ve Kürt gerçekliği açısından da baktığımızda; bugün Kürdistan'ı Kürdistan'sızlaştırma politikası var. Sen Kürtsün ama Kürt kimliğinden uzaklaşıyorsun. Bazen de kendine Kürt'üm diyorsun ama asla hiç Kürtlükle alakan da kalmamış. Önderlik bunu Judenrat olarak da ifade ediyor. Kürt'sün ama Kürt'lük Kürt değerleri ile hiçbir alakan da kalmamış. Kürt toplumsallığına alakan kalmamış. Kültürünü her türlü saldırı karşısında savunmak anlam yaratmaktır.  Şehit gerçekliğimiz açısından baktığımızda onlar neyin mücadelesini verdi? Onlar tüm bunlarda yaratılmak istenen anlamsızlığa karşı hayır dedi.  Anlam yaratma mücadelesiydi. Kürdistan'da inkarın aşılıp özgürleşme yoluna girmek, bunun mücadelesini vermek çok önemli bir nokta. Heval Zîlan, Hava Sema, Hava Gûlan şahsında tüm şehitlerimiz bu yolu bize açtı.

SOSYALİST YAŞAM SÜREKLİ ÜRETENDİR, KENDİNİ İŞLEVLİ KILANDIR

Ayten Dêrsim: Hareket olarak ilk doğuşumuz sosyalist kültüre, bilince dayalı. O dönemin koşulları reel sosyalizm. Önderliğimiz bunu kapsamlı manifestosunda değerlendiriyor. Sosyalist olmak aynı zamanda toplumsallıktır. Önderlik İmralı'da bir sosyalist olarak yaşadığını söylüyor. Ve biz gün be gün Önderliğimizi anladıkça bunu daha iyi anlıyoruz. 27 yıllık İmralı sisteminde bunu çok tanımladık. İmralı sistemi ne ifade ediyor? Önderlik yürüttüğü sosyalist mücadele ile sosyalist mücadele devrimciliği, komünal yaşamı, özgür düşünmeyi içeriyor. Sosyalist yaşam sürekli üretendir. Kendini işlevli kılandır. Kendini sürekli düşünsel olarak geliştirendir. Ama bunları da yaşamsallaştırandır. Önderlik birçok sosyalist hareketleri değerlendiriyor. Eleştiriyor, yarım kaldıklarını, yetmediklerini söylüyor. Kapitalist sistem onları aştı. 90'larda realist sosyalizm çözülüşü ile birlikte birçok kişi kapitalizm kazandı dedi ancak Önderliğimizin “Hayır reel sosyalizm yenildi” dedi. Çok önemli bir belirleme. Kapitalizm, emperyalizm kazandı dersen hak ve misyon veriyorsun. Önderliğimiz bunun için reel sosyalizm yenildi dedi. Reel sosyalizm ideolojisini, felsefesini, demokratik kültürü ve özgürlük anlayışını toplumsallaştırmadı. Hepsini bir partiye feda etti. İşte o parti de proleter diktatörlük olarak tanımladı.

Çiğdem Doğu: Demokrasiyi geliştiremedi toplumda.

KADIN ÖZGÜRLEŞMEDEN NASIL TARİHİ YAZILABİLİR

Ayten Dêrsim: Sistem o düşündükleri düşünceleri de tabii yetersizdi. Önderlik bugün değerlendiriyor. Toplumsallaştırılmadığı bir sistem ne oldu? Hep kapitalist moderniteye karşı kendisini bir blok olarak ele aldı. Duvarlarla ördü, yasaklarla ördü. Hep orduyu büyüterek esas aldı. Sosyalizm bir mekana sığdırılacak ya da bir kaba konulacak, tek bir yere ait gibi ele alamazsın. Sosyalleşmeyi de içeriyor. Sosyalizm sosyalleşmedir, demokrasidir de. İlk insanın oluşumuna bakıyoruz. Şimdi biz bugünü de de sosyalizmi de anlamak için geriye tarihe dönüyoruz. İlk insanlığın oluşumu hali neydi? Bunlar bin yıllarca yaşadılar. Nasıl yaşadılar? O dönemde baskı, inkar, alt üst sınıflar var mıydı? Bin yıllarca yaşadılar. Orada bir özgür yaşam vardı. Baskı yoktu ki özgür yaşam mücadelesi versin. Sosyal partiler var. Sosyalizm söylem ve eylemin, söylem ve yaşamının bütünlüğüdür. Önderlik 27 yıllık İmralı sürecinde binlerce sayfayı kapsayan insanlığın tarihi gün yüzüne çıkarttı. İktidarın elinde yazılan bir tarih toplumsallığı ifade etmiyor. Tüm savunmalarında “Ben yeniden bir tarih yazmıyorum. Yazılmayan tarihi gün yüzüne çıkartıyorum” dedi. Halkların, kadının tarihi yazılmamış. Bize hep Önderlik dedi ki: "Kadının kölelik tarihi yazılmamış. Özgürlük tarihi de yazılmayı bekliyor." Özgürleşeceksiniz ki tarihinizi yazasınız. Özgürleşmeden nasıl bir özgürlük tarihi yazılabilinir? Bizi hep tarihe götürdü. Önderlik, “Tarih günümüzde gizli, biz de tarihin derinliklerinden gizliyiz” diyor. Bir insan ya da insanlık tarihiyle vardır. Kapitalist modernite tarihi kendisiyle başlatıyor. Onun önceki tarihi geri, barbar, inkar. İnsanlık yoktu. Önderlik bunu yapmıyor.

Önderlik tarihte geriye giderek kadın nasıl yaşadı? Kadın nasıl alt edildi? Kadın nasıl köleleştirildi? Kadın kadınlıktan nasıl çıkartıldı? Kölelik içselleştirildi kadın da. Biz hala bunu mücadelesini veriyoruz. Sosyalizm demokratik kültürden kopuk değil. Sosyalist yaşam komünal yaşamdan da kopuk değil. Sosyalizm aynı zamanda sosyalleşmedir. Yeniden Önderliğimiz bunu kavramlaştırarak, derinleştirerek, insanlığın, kadının gündemine koyuyorsa; sosyalist kültür ve ahlak kavranılmadan, anlaşılmadan, ya da benimsenmeden yeni bir demokratik toplumun gelişimi mümkün değil. Kapitalist modernite kapsamı bir programa yetmez. Heval Çiğdem dikkat çekti ve anlattı. Bunun karşısında biz kadın olarak nasıl var olacağız? Cins olarak nasıl özgür olacağız? Senin ideolojin, felsefen olmalı. Bunun adı sosyalist yaşamdır. Sosyalist yaşam tüm iktidarı, gelenekselliği, tüm köle yaşamı reddeden ama bunun karşısında da sosyalist yaşamı nasıl inşa edeceğinin bilincini oluşturuyor. Ben bir kadın olarak nasıl yaşamak istiyorum? Bir erkeğin kölesi olmak istemem. Bir erkeğin üzerimde tahakküm kurmasını istemem. Bir kadın olarak da kendi özgüvenimi oluşturmam için kadın bilincine ulaşmam gerek. Kadın nereden kaybetti? Oraya döneyim ki bugün de kendimi var edeyim.

SOSYALİZM AYNI ZAMANDA ÖRGÜTLÜLÜKTÜR

Kendin olmak, xwebûn olmak. İçeriği boşaltılmış, yağmalanmış, asimile edilmiş bir toplum var. Türkiye halkı da bugün kendi kimliğinden uzaklaştırılmış. Sosyalizm aynı zamanda örgütlülüktür. Köle sistemini de çok iyi tanımak lazım. Kölelik bize içerlendirilmiş. Bugün dünyada kapitalist modernitenin özgürlük, serbestlik adı altında geliştirdiği kadın tiplemeleri var. Ucubelikler var. Çığırından çıkmış kişilikler, tiplemeler, reklamlarda, modada, giyimde kullandıkları karşısında senin de bir model olman lazım. Sosyalist olmak nasıl bir modeli içeriyor? Mütevazi olmayı gerektir. Bunu özümseyerek yaparsın. Yalnız kendi düşüncesini empozeetmek üzerine değildir. Önderlik bunu yaptı. Kendisinde oluşturduğu sosyalist düşünce, özgür yaşam ve felsefik duruş İmralı duvarlarını kırdı. Önder Apo “Ben özgür insanım. Siz önce kendi özgürlüğünüzün mücadelesini yürütün” dedi. Gerçekten öyledir. Önderliğin düşünceleri tüm kadınlara ulaştı. Biz birebir gidip bu kadınlara ulaşmadık. Önderliğin düşüncesi ulaştı. İdeolojimiz ve felsefemiz evrenselleşti. Kendimiz olmadan evrenselleşebilir miyiz? Olmaz, mümkün değil.

Ayten Dêrsim: Evet, söylediklerin hepsine katılıyorum. Daha da kapsamı anlamda derin. Gerçek sosyalizm iktidar eksenli hedefi ile var olan devletler karşısında kendi devlet modelini, sınıfa dayalı proletarya işçi sınıfıyla iktidar olup o devletleri yeneceğini ve kendisini böyle ifade eder. Bunu ideolojik nedenleri var. Arkeologların bulmadıkları veriler vardır. Bilimin gelişmeyen yanları vardır. Bunlar hepsi nedenlerdir. Biz bunlardan hep ilham aldık. Bu ilhamımız bugün bitmemiş. Biz onları inkar edersek kendimizi var edebilir miyiz? Önderlik “Hiçbir şey inkarla ele alınamaz” diyor. İktidarın mantığı budur. İnkar üzerine kendisini konumlandırma. Önderliğin farkı; her şeyin var olduğu varlık nasıl kendisini sürdürmesi gerektiği üzerine. Kürt'ü, kadını oradan ele aldı. Kadın yok edilmişti. Burada PKK'nin farkı nedir? Önderlik niye feshetti? Önderlik, “miladını doldurdu, görevini yaptı, rolünü oynadı ve şimdi demokratik sosyalizm” dedi. Varlığınızı tamamladınız, sıra özgürlük ve demokrasidedir. Kadın olarak artık bunu inşa etmemiz gerek. İnşa bilinçle başlar. Hedefimiz iktidar değildir. Buradan koptuk. Devlet değildir hedefimiz. Ulusal kurtuluş mücadelesini veriyorduk. Silahlı mücadelesini veriyorduk. Önderlik “Silahlı mücadele miladını doldurdu” dedi. Rolünü oynadı. Dünyada çok sosyalist partiler var ama sosyalist yaşamı geliştirmede sosyalist değiller.

DEVLET KURUMSALLAŞMADIR, HALKLARIN BAŞINA BELA OLDU

Önderlik kendinden başlattı. O yüzden “Burada sosyalistçe yaşıyorum. Devletten beklemiyorum. Ondan medet ummuyorum. Ama onu da görüyorum” dedi. Bu çok önemlidir. Devleti inkar etmiyoruz. Ama devleti de ortadan kaldırmıyoruz. Bağımsız ve özgür bir duruşu gösteriyor. “Oturup kalkıp devlet şunu versin”, “Devlet bunu yapsın” değil. Devletin görevi o değil. Devletin çıkışını biliyoruz, günümüzü biliyoruz, bugün uyguladığı politikaları biliyoruz. Devlet inkarın üzerine kendisini hep var etmiştir. Devlet bir kurumsallaşmadır aynı zamanda. Önce hiyerarşisini, düşüncesini oluşturdu, sonra kurumsallaştırmasını geliştirdi ve bugün halkların başına bela olur duruma geldi. Biz halksak, kadınsak, o zaman biz kendimizi geliştirmeliyiz. Örgütlemeliyiz, bilinçlendirmeliyiz. Önderlik İmralı'da devleti beklemedi, medet ummadı. Demokratik Konfederal sistem dedi. İnsanlığın buna ihtiyacı var. İnsanlık, toplumsallıklar birileri tarafında organize edilmiştir. Kendisi olmamıştır.

SOSYALİZM BİRİLERİNİN HAKİM OLMADIĞI YAŞAM SİSTEMİDİR

Çiğdem Doğu: Efendisiz yaşamak. Sosyalizm hakim birilerinin olmadığı bir yaşam sistemidir. Efendisiz yaşam ve aynı zamanda kölenin de olmadığı bir yaşam. Sadece efendi değil kölede olmayacak. O da çok önemli.

Ayten Dêrsim: Önderlik “Kadın sahipsiz olacak” diyor. Sahipsiz olacak, senin sahibin olmayacak.

Çiğdem Doğu: Doğrudur. Sahibin olmadığı, efendinin olmadığı bir yaşam sistemidir. Bunun adı sosyalizmdir. Toplumculuktur, komünalizmdi. Komünal Kürtçe'den geliyor. Kom olmak, birlikte olmak anlamına geliyor. Sosyalizmin de sosyalleşmekten geliyor. Sosyoloji, sosyal, sosyalizm bütün bunlar birbiriyle iç içe geçen gerçeklikler oluyor. Doğaya da baksak öyledir. Öndeliğin manifesto yazısı provokatör kişilerce boşa çıkarılmaya çalışıldı. Önderlik gerçekten belki de 21’inci yüz yılın insanı, doğayı, toplumu ele aldı. Evrenin ilk başlangıcından günümüze kadar ele aldı. Özgür düşünceyle doğaya bakma anlamında muazzam bir eserdir.  Önderlik “Yaşam organizasyonel bir gerçekliktir” diyor. Tek hücreli canlıdan çok hücreli canlıya geçiş. Niye geçiş oldu? Tek hücreliden tek hücreliye de giderdi. Ama tek hücreli gitmedi. Yaşam öyle bir şeye doğru everildi ki o tek hücreli çok hücreliğe everildi. Evrendeki ilk patlama… Önderlik, Big Bang teorisini yorumluyor. İspatlayabileceğin şeyler değil ama yorum yapıyoruz. Toplumun kendisi çoklu bir gerçekliktir. Doğadaki her gerçeklik bir öznedir. Etrafımızda dolaşan kelebekler var onlar da bu dağın bir öznesidir. Bizimle birlikte o da bir canlı olarak bu doğa içerisinde yerini almış. Bütün bunlar yoğun bir ilişkiselliktir. Yaşam enerjisini ortaya çıkartıyor. Farklılıklar bir özgürlük alanı yaratıyor. Her yerde bir farklılık var. Aynı olan bir şey yoktur. Toplumsal gerçekliğe bakalım, her yerde bir farklılık, aynı olan bir şey yok. Ama bütün bunlar birbiriyle de ilişkilidir. Şimdi bunları niye söylüyorum? Sosyalizm de böyle bir şey. Sosyalizm statüko, devlet, idari yönetim biçimini aşan bir gerçeklik. Bir yaşam biçimidir. Bazıları “Ne var, ne kazandınız?” diyor. Küçümseme anlamında söylemiyorum. Anlamı da var bu soruların. Hayata sadece statükodan bakamayız.

KADIN KENDİ KENDİSİNİ YÖNETECEK, DEVLET DEĞİL

Hayatın kendisi gerçekten anlamdır. Bir insanda yaratılan kişiliktir. Kendini bir kişilik olarak ortaya koymak xwebûn olmak… Diyelim ki senin devletin var, bir statün var, bilmiyorum ne kadar zengin devletsin…. Ama senin insanın ne haldedir? Kadın ne halde? Çocuk özgür mü? Demek ki her şey bu değil. Bizim sosyalizm anlayışımızın bunlarla hiç alakası yok. Önderlik diyor ki “ben öyle devlet istemiyorum.” Evet bir toplum olarak kendimizi yöneten pozisyonda olacağız. Halkımız kendi kendisini yönetecek. Kadınlar kendi kendisini yönetecek. Devlet olarak toplumu yöneteceğim değil. Kürt halkı kendi kendini yönetecek. Kürt halkı Süryani, Türkmen halkıyla birlikte kendi kendini yönetecek. Kadınlar kendilerini yönetecek. Erkekler birlikte yaşayarak mücadele ederek varlığını ortaya koyacak. Kürtler, Türkmenler, Araplar da böyle olacak. Bu komünel bir yaşamdır. Bazı kavramları o kadar içinden çıkılmaz hale getiriyoruz ki. Sade bir yaşam sürdüren toplumlar var. Türkmen halkı başka bir yerde yaşıyordur. Karadeniz'de bir anne “Devlet benim” dedi. Bir kadın bir ana olarak ben kendi kendimi yönetiyorum demek istedi.  İradesini ortaya koydu. Komün dediğimizde var olan bu güç ve potansiyeli örgütlü bir güce dönüştürmemizdir.

TOPLUMU KOMÜNLER HALİNE GETİRECEĞİZ, ÖRGÜTLENECEĞİZ

Çiğdem Doğu: Aile bir komündür ama çok zayıflatılmış ve içi boşaltılmıştır. Kapitalizm aşırı bireycileştirmeye, toplumdan bireyi koparmaya çalışıyor. Bu kesinlikle çok ciddi özel bir savaş. Kapitalizmi bir kenara koyalım, gözümüzü ondan ayırıp topluma bakkalım; Toplum hala birlikte yaşamını sürdürmez mi? İstanbul'un bir mahallesinde Kürt, Türk Ermeni, Rum, zengin, yoksul, hepsi yan yana yaşıyor. Bir şekilde bir dayanışması var. Sistem bunu yok etmeye çalışıyor. Ama vardır hala. Önderliğin önümüze koymuş olduğu sosyalizmin perspektifi bu. İskelet olarak yaşıyor. Zaten olmazsa insan yaşamı da olmaz. Toplum, ahlak, vicdan bitse, iki insan bir arada yaşayamaz hale gelse, insanlık kalır mı? Kalmaz, mümkün değil. Demek ki hala var. Komünler haline getireceğiz. Birbirimizi örgütleyeceğiz. Mahallemizde çöp sorunu mu var? Hemen gelelim bir komün, birlik yaratalım. Bir meclis yapalım. Bir araya gelelim. Devletten beklemeyelim. Belediyeleri de bir komün sistemi olarak değerlendirilirsek o mekanın belediyesi olarak ve toplumu olarak birlikte karar veriyorsun. Orayı düzeltiyorsun, temizliyorsun ya da diyorsun ki “hayır sen bunu yapmayacaksın.” Sen iradeni ortaya koyuyorsun. Kendi kendine ilişkin karar veriyorsun. Xwebûn da budur. Kadın açısından da bu çok önemlidir.

Kadınların tümden kopuk biçimde değil ama kendi içinde komünal birlikleri olmalı. Birbirleri ile dayanıştıkları, birbirlerine ekonomik, sosyal olarak moral motivasyon verdikleri, güç aldıkları komünler birlik yaratılması önemli. Bu kadar şiddet var. Bu şiddete karşı biz bir araya geleceğiz. Bu mahallede bir erkeğin kadını taciz etmesine, çocuğa el atmasına kesinlikle izin vermeyeceğiz. Mahallede bazı kadınlar çok fakirdir, komün olacağız, kadınları fakirleştirmeme komünü kuracağız Başka isimler de olabilir. Okuma, yazma, sosyal, sportif, güzelleşme, estetik arayışları var.. Bütün bunlarda bilinçlenme yapacağız. Kendi öz yönetimini kuracak, kendi kendisine karar alabilecek… Bununla birlikte devletler ortadan kalkmamış. Devletler de var. Ama toplumun da kendi bir dengesi olacak. Toplumun kendine ait bir örgütlülüğü olacak. Bu örgütlülük ile birlikte devletinde varlığı devam eder ama ilkesel anlamda karşılıklı ilişki ve çelişkisi mücadelesi devam ettirilir. Bizim kazandığımız ve daha da kazanacağımız şey budur. Önümüzdeki süreç bu anlamda heyecan vericidir. Barış ve Demokratik Toplum diyoruz. Demokratik toplumu komünler hareketi biçiminde geliştirebiliriz. Sosyalizm de böyle gelişir. Komünal örgütlenmelerle birlikte toplumcu sosyalizmi gerçekleştirebiliriz.

DEMOKRATİK MÜCADELE SÜRECİNİN MERKEZİ KADINDIR

Ayten Dêrsim: Demokratik mücadele sürecinin merkezi kadındır. Öncülük, misyon anlamında merkezi. Yüz yıllık inkarın da, yürütülen savaşın da en çok mağduru kadındır, çocuktur, toplumdur.  Bunu çıkarları için yapan iktidarlardır. Kadın daha fazla buna koşmalıdır. Kürt özgür kadın hareketi olarak 50 yıllık mücadele tarihimiz, birikimimiz, deneyimiz var. Birçok kadınlarla farklı halklardan önemli bir paylaşımlarımız var. Biz birlikte varız. Biz Gerillaya, mücadelemize dayandık. Biz tecrübe oluşturduk. Bu tecrübe tek bizden sınırlı değil. Bu da komünal dayanışmadık. Biz hepimiz için sorumluyuz, hepimiz de birbirimiz için sorumluyuz. Demokratik kültür, barışın oluşması, gelişmesi, inşası önemli. Her yerde ciddi bir tahribat var. Niye kadınlar? Bizim kadın olarak buna ihtiyacımız var. Biz gerçekten savaşların olmasından yana değiliz. Savaşın bir an önce bitmesi için mücadele etmeliyiz. Savaşa karşıt farklı farklı eylemsellikler geliştirilmeli. Buna da yaklaştığımızda statik olmayalım. Her mahalle bir isimle yaygın yapmalı. Kadınlar olarak buna çok ciddi ihtiyacımız var. Önemli bir adım attılar. Bir canlanma, bir istem ve bir örgütlülük var. Bunlar çok önemlidir. Biz bunları da gördükçe heyecanlanıyoruz, moral alıyoruz. Ama daha güçlü olmalıdır.

İlk komünü oluşturan çocuğu ve ailesiyle kadındır. Çocuğunu bütünüyle büyüten, okutan, terbiye eden annedir. Anne komünal yaşamın, komünalizmin öncüsüdür. Bunu başka yerde aramamalıdır. Her mahallenin komünü olmalı. Her köyün komünü olmalı. Bunun adı okuma, felsefe, sosyalleşme, barış demokratik komün olur. Her mahalle kendine bir isim bulmalıdır. Biz kadınlar olarak yürüyüş ile değil koşmalıyız. Yürüyüşler de çok önemli. O da bir komünal örgütlüğün sonucudur. O yürüyüşte dövizlerimizden, pankartlarımızdan, atılan sloganlarımızdan, konuşmalarımıza kadar hepsi komünizm verileridir, ya da komünizmin kendisidir. O yüzden bunu daha da yaymak lazım. Kürdistan'da faşizm çok ciddi fuhuş geliştirmiş. Bu bizim için çok ciddi bir sorun. Uyuşturucu çok yayılmış. Gençliğimizi kendi öz dinamiklerinden, öz bilincinde, öz kimliğinde uzaklaştırmak için her türlü kirliliği kullanıyorlar. Gençliğimiz bunu görsün, bunu yapan devlettir. Bunu yapan faşizmdir, bunu yapan iktidardır. Silopi'de, Cizre’de çok yayılmış, Batman'da çok geliştiriliyor. İktidar zihniyeti faşizm "Sen toplumu yok etmek istiyorsan kadınına yönel, gençliğe yönel" diyor. Temel dinamik güç budur. Kadın bu yönlü bir gelişim seyrini izliyor, önemlidir. O yüzden kadınlarımız gerçekten kendi çocuklarına, kendi gençlerine, kendi mahallesine başlatmışlar ama bunu bir dönem için değil, bir kampanyadır başlattık değil.

ÖNDERLİĞİ ANLAYALIM, KAVRAYALIM, DOĞRU OKUYALIM

Bir mahalle örgütlü olsa o mahalleye kimse dışarıdan gelip müdahale edemez, el atamaz, hırsızlık yapamaz, fuhuş geliştiremez. Diyorlar ki: “fuhuşlar evlerden geliştiriliyor” gizli evlerden. Çok kimlikliyiz. Gerçekten mücadele edelim. Silopi'de kısa bir zaman önce bir kadın katledilmişti, ciddi bir yürüyüş yaptılar. Yürüyüşle sınırlı kalmasınlar. Bu ilk tepkidir. Ama bunu kim yaptığının peşine düşsünler. Bir daha olmaması için mahalleleri örgütlesinler. Nasıl bizim mahallemize gelip bir kadın katledile biliniliyor? Kürt'üz, Kürt'ün bir onuru var. Bunu milliyetçilik anlamında söylemiyorum. Kimliksel, inançsal, ahlaksal anlamda söylüyorum. Genç kızlarımız gidip polis ile evleniyorlar. Ya senin katilindir bu. Bu seni her gün katleden zihniyettir, anlayıştır, kişidir. Kendisini sana aşık etmek için her türlü oyunbozanlığı yapıyor. Dêrsîm'de, Amed’te, Botan’da bunu yapıyor. Bizim bir tarihimiz, direnişimiz, mücadelemiz var. Bunların hepsi bir komünal mücadeledir. Kendini örgütleyerek, kendini bilinçlendirerek bunun mücadelesini yürütmek gerek. Komün olduk her şey bitmedi. 50 yıllık bir mücadele verdik, varlığımızı kazandık ama belki daha yüz yıl bu mücadeleyi yürüteceğiz. Çünkü iktidar bin yıllara dayalıdır. Daha hep varlığını sürdürecek. Biz de halk olarak hep varız ve var olacağız. Kendi kimliğimizi, örgütlüğümüzü, öz bilincimizi geliştireceğiz. Örgütlü toplum mücadele edebilir. Örgütsüz toplum mücadele edemez. Kadın ise daha çok örgütlü olmalı. O yüzden mücadeleyi böyle yükseltmelerini selamlıyoruz. Gerçekten moral alıyoruz ama büyütmeleri, büyüterek kalıcılaştırmaları, büyüterek bilinçlendirmeleri, büyüterek örgütlüğe dönüştürmeleri gerek. Bu bizim ihtiyacımızdır. Birilerinin gelip bize söylemesine gerek yok. Biz halk olarak da böyle bir Önderliğe sahibiz. Önderliği anlayalım. Önderliği kavrayalım. Önderliği doğru doğru okuyalım. Bu çok önemlidir. Halk Önderliğiyle varlığını kazandı. Kadınlar olarak da biz Önderliğimizden varlığımızı, kimliğimizi, cins bilincimizi öğrendik. Önderlik komünal yaşam demektir. Komünalizmdir. Bunu bilelim. Birileri bu kavramları alıp kendine göre yorumluyor. Bunlar hepsi provokasyonlardır. Onları anlatalım. Biz tartışmak, konuşmak istiyoruz diyelim. Birbirimize karşı sorumlu olalım. Bu da komünal bir yaşamdır. Sosyalistçe bir duyarlıktır.

SÜREÇ ÖNEMLİ, KADINLARA ÇOK BÜYÜK BİR ROL DÜŞÜYOR

Çiğdem Doğu: Süreç çok önemli bir süreçtir. İçinde bulunduğumuz sürecin çok tarihi olduğunu bilerek hareket etmek lazım. Devlet ne yapacak bakalım diyerek geçiştirilecek bir süreç değil. Kadın hareketlerinin kimi girişimleri var, çabaları var. Bunlar çok önemli ve değerli. Türkiye Cumhuriyeti gibi yoğun şoven atmosferinin olduğu bir ortam açısından çok önemlidir. Kadın hareketlerinin hem Kürdistan'da hem de Türkiye tarafında ortak mücadele yürütmesini çok önemsiyorum. Barış ve demokratik toplum mücadelesini büyütecek, somutlaştıracak olan budur. Erkek egemen aklı bunu çok yapabilecek düzeyde değil. Kadınlara çok büyük bir rol düşüyor. Bu güç de yeterince hatta fazlasıyla var. Kadınların mücadelesini hem selamlıyorum hem de daha da büyütmeye davet ediyorum.

Diğer başlıklar

08:17 ‘Madımak’ta adalet sağlanamadı’
01/07/2025
23:31 MİT Başkanı İbrahim Kalın Hewlêr'i ziyaret etti
23:23 'Jin, jiyan, azadî' diyen yönetmen yeniden gözaltında
23:07 Tetwan'da binler festival konserinde buluştu
22:48 Gözaltına alınan 23 öğretmen serbest bırakıldı
22:15 Amed, Agirî ve Êlih'te halk buluşmaları: Devlet şeffaf davranmalı, adım atmalı
21:43 Çiğdem Doğu: Kürt halkı kendi kendini yönetmeli
Ayten Dêrsim: Her mahallenin komünü olmalı
21:34 Emekçiler 'Kayıma karşı ne yapmalı' sorusunu tartıştı
20:52 Torun: Meclis sürecin yasal düzenlemelerini bir an önce hayata geçirsin
20:28 Mêrdîn'de Demokratik Toplum bulaşmalarının startı verildi
20:17 Cizîr’de kadın katliamlarına karşı yürüyüş
20:00 Hindistan'da fabrikasında patlama: En az 36 işçi yaşamını yitirdi
19:55 Orman yangıları nedeniyle 50 binden fazla kişi tahliye edildi
19:41 Amed'de bir kadın katledildi
19:26 KESK İzmir Şubeler Platformu'ndan gözaltı protestosu
19:13 Bakırhan, Avrupa'dan gelen heyetle bir araya geldi
18:45 İHD: Yangına müdahaledeki gecikme yaşamı tehdit ediyor
18:29 Seferihisar'da yangın: Başkandan yardım çağrısı
18:12 Kayyım protestolarında 5 tahliye
17:53 Özel'den 'Leman' açıklaması: Saygısızlığa da linçe de izin vermem
17:35 Sekasur'da başlatılan çadır nöbeti devam ediyor
17:21 Öğretmenler yürüyüşünde 23 gözaltı
17:05 HDK'den Leman açıklaması: İfade özgürlüğünü savunacağız
16:49 Erdoğan: Mizah kisvesiyle yapılan açık bir kışkırtmadır
16:24 Reşat Aşan ilk duruşmada tahliye edildi
16:24 Petrolün içme suyuna karıştığı köyde inceleme yapıldı
16:23 İzmir’deki gözaltılara tepki
16:18 DEM Parti komisyon taslağını Kurtulmuş’a sundu
16:14 İzmir'de 10 bin hektar alan yandı
15:45 İran’da altı ayda 424 kişi idam edildi
15:21 DEM Parti’nin komisyon için sunacağı taslağın detayları
15:06 Beyoğlu’nda provakatif buluşma
15:01 İHD Ankara Gençlik Komisyonu kuruldu
14:47 CHP kurultayı davasında ‘görevsizlik’ kararı kaldırıldı
14:45 Tarım Orkam-Sen TİS taleplerini açıkladı
14:37 Emekliler TÜİK’e yürüdü: Artık yeter
14:33 Nimet Tanrıkulu’nun davası eksik hususlar gerekçesiyle ertelendi
14:20 Tülay Hatimoğulları’ndan TESK’e ziyaret
14:18 Avrupa’dan gelen heyetten DEM Parti'ye ziyaret
14:01 IFJ: Hong Kong’da basın özgürlüğündeki sorunlar sürüyor
13:54 Dumlu Cezaevi'ndeki tutsaklara soruşturma
13:52 Leman dergisine erişim engeli
13:48 Leman dergisi çalışanlarının emniyetteki ifadeleri tamamlandı
13:47 Gemlik’te 3.0 şiddetinde üçüncü deprem
13:41 Barış ve Demokratik Toplum Süreci’nde kritik hafta
13:24 İran: ABD güvence vermezse müzakere yok
13:21 İstanbul'un enflasyonu belli oldu
13:17 Erxenî’de şüpheli ölüm
13:11 Gemlik'te 4.2 büyüklüğünde deprem
13:08 İmamoğlu: Bu ülke kumpaslarla uyanmak zorunda değil
13:08 31 yılın ardından ‘Herne Pêş’ marşıyla karşılandı
13:06 DAD'tan Madımak açıklaması: Hakikatleri Araştırma Komisyonu kurulsun
12:50 Bakırhan: Komisyon kurulsun, demokratikleşme adımları atılsın
12:30 Avrupa’dan gelen heyetten Öcalan ile görüşmek için dilekçe
12:20 Bakan Yumaklı’dan yangınlara dair açıklama
12:04 Gemlik'te deprem
11:28 Bahçeli LeMan Dergisi’ni hedef aldı
11:19 Hatay’da yangın yayılıyor: 27 uçak, 105 helikopter nerede?
11:18 AB’nin dönem başkanlığı Danimarka'ya geçti
11:17 Elkê'de 3 bölgeye girişlere yasak
11:17 DEM Parti: Muhalefeti bastırmaya yönelik her yaklaşımın karşısındayız
10:58 Fotoğraf yarışmasında dereceye girenlerin ödülleri verilmedi
10:53 ABD, Suriye’ye yönelik yaptırımları kaldırdı
10:52 Beyoğlu'nda gösteri ve yürüyüşler bir gün yasak
10:51 İstanbul'un 24 ilçesinde 8 saatlik elektrik kesintisi
10:49 Türkdoğan: Komisyon kurulursa siyasi ve hukuki zeminin önü açılacak
10:34 IHRNGO: Yeni yasa casusluk suçlamalarıyla idam riskini arttırıyor
10:13 Manisa'nın 3 ilçesinde orman yangını
09:40 İzmir'deki orman yangını 3'üncü gününde
09:25 Bayındır: Küresel gelişmeler Ulusal Kongre'yi zorunlu kılıyor
09:22 Gimgim’de kadınlar kültür, doğa ve özgürlük için buluştu
09:13 Feride Eralp: Kadınların özgür olduğu bir barış için çalışalım
09:12 Antakya'da yangın sürüyor
09:11 Tutsakların turşusuna 'stok' gerekçesiyle el konuldu
09:10 Hesandîn'de ÇED'siz faaliyet: Geri dönüşü zor tahribat uyarısı
09:08 Fatma Bostan Ünsal: Söylem dışında siyasi ve hukuki adımlar atılmalı
09:07 Riha'da çocuğa tecavüz davasının duruşması görülecek
09:06 Baro başkanları: TBB yasa izleme ve gözlem heyetleri kurmalı
09:05 Rozerin Çukur’un ailesinden AYM’ye tepki: Adaleti bulamadık
09:05 Seferi Yılmaz: Savaş rantçılarına karşı herkes barış için çalışmalı
09:02 Yazar Taç: Sürece sıkı sıkıya tutunalım
09:00 01 TEMMUZ 2025 GÜNDEMİ
07:45 İzmir'de CHP'lilere operasyon: Tunç Soyer gözaltına alındı
00:23 Tetwan festivali: Biz kadınlar sürece hazırız
30/06/2025
23:56 LeMan'ın Beyoğlu'ndaki binasına saldırı
23:43 LeMan: Sürülen lekeyi kabul etmiyoruz
23:23 Amed’de Demokatik Toplum Buluşmaları: Daha çok örgütlenmeliyiz
22:36 Agirî’de Demokratik Toplum Bulaşmaları sürüyor
22:29 Trump, Suriye'ye yaptırımların hafifletilmesine ilişkin kararname imzalayacak
22:23 Leman dergisine 'karikatür' soruşturması
22:18 Hasta tutsak Ayık için çağrı: Sağlık hakkına erişimi sağlansın
22:07 Kadın festivali Xecê ve Beser Şahin konseriyle sona erdi
21:39 ‘Nemrut Krater Gölü ve Kalderası tehdit altında’
21:36 Riha’da gerçekleştirilecek 250 halk buluşmasının startı verildi
21:31 Leyla Dolaş'ı katleden fail tutuklandı
21:26 Tülay Hatimoğulları'ndan Hatay'daki yangın için çağrı: Halk, kaderine terk edilmesin
21:16 Kadınlar uyuşturucuya karşı yürüdü
21:10 Aydın ve sanatçılar barışı konuştu: Herkes süreci sahiplenmeli
20:50 Erdoğan: Son hadiseler sürecin stratejik bir adım olduğunu teyit etmiştir
20:17 Antakya'da yangın sürüyor: 500 kişi tahliye edildi
19:53 Colemêrg'te 4.4 büyüklüğünde deprem
19:33 Mêrdîn'de Zeynep Kınacı ve Sema Yüce anması
19:00 DEM Parti Amed Gençlik Meclisi'nden çalıştaya davet
18:56 Barış Anneleri’nden TUAY-DER’e ziyaret: Barışa çok yakınız
18:51 Petrol içme suyuna karıştı, kadınlar valiliğin önünde toplandı
18:30 İstanbul'da 3 kişi tutuklandı
17:57 AFAD: Yangın mağdurlarına 162 bin lira destek verilecek
17:36 İstanbul için kuvvetli rüzgar uyarısı
17:32 Türk-İş: Açlık sınırı 26 bin 115 lira
17:29 Şirnex’te 'İklim ve Kıyı Kanunu’na tepki
17:07 Almanya'da enflasyon yüzde 2'ye düştü
16:32 Amed Ekoloji Meclisi'nden bildirge: Komünlerle doğayı savunalım
16:29 Temelli: Hukuki altyapı ve güvence sağlanmalı
16:20 Emekliler için araştırma önergesi
15:47 Kadınlar 'Jineoloji Atölyesi'nde bir araya geldi
15:38 Barışa İhtiyacım Var Kadın İnisiyatifi 8 Temmuz’da Ankara’ya çağırıyor
14:50 Bodrum'da yangın
14:40 Şirin Ebadi: Evin Cezaevi’nde tutsaklara yönelik işkence arttı
14:17 2 kişinin hayatını kaybettiği olayda barış sağlandı
14:06 Kadın festivali ikinci gününde
14:03 'Hayata Dönüş Operasyonu' davasında karar çıkmadı
14:01 Barolardan 'zeytinlik yasasına' karşı mücadele çağrısı
14:00 Berivan Araz'ın taziyesine kitlesel ziyaret
13:58 Özgür Özel'den Saraçhane çağrısı
13:56 Kadın tutsaklara ‘Newroz kutlaması’ cezası
13:43 Kerim Boran cezaevinden çıktı
13:24 Antakya'da yangın yerleşim yerine ulaştı
12:48 CHP’den ilk açıklama: Partimizi teslim etmeyiz
12:00 CHP'nin kurultay davasında ‘görevsizlik kararına itiraz’ süreci beklenecek
11:37 Semsûr'da bir kadın katledildi
11:32 TÜİK’e göre işsiz sayısı 2 milyon 972 bin
11:30 DEM Parti ‘ara zam’ talebiyle İstanbul’da sahaya indi
11:21 Anneler: Birlik sağlanmalı
10:00 Abdullah Öcalan ile görüşmek isteyen isimler Türkiye'ye geliyor
09:53 Xêro Abbas: Sanatçılar sürece omuz vermeli
09:32 De Conca: Çözüm Öcalan’ın manifestolarında
09:30 3 kentte yangınlar kontrol altına alındı
09:03 DEM Parti İstanbul eşbaşkanı: Süreci demokratik zemine çekme görevi bize düşüyor
09:02 Şiddet uygulayıp tehdit ettiler: Burası Guantanamo
09:02 Mersin’deki sivil toplum örgütlerinden iktidara 'adım at' çağrısı
09:01 İstanbul Sözleşmesi’nin feshinin üzerinden 4 yıl geçti: Vazgeçmeyeceğiz
09:00 30 HAZİRAN 2025 GÜNDEMİ
08:55 İzmir'de yangınlar 2'nci gününde: 10 mahalle boşaltıldı
08:16 Hasta tutsak Boran'ın cezası kaldırıldı
08:03 Omerya'daki yangın kontrol altına alındı
00:15 Tozan Alkan, Alevi deyişlerinden oluşan yeni bir albüm hazırladı
29/06/2025
23:47 Türkiye, Kurojaro ve Metina'yı bombaladı
23:24 Erdîş’teki şenlik alanından Abdullah Öcalan’a selam
23:08 İzmir ve Manisa'da yangın: 1 tutuklama 1 gözaltı
22:13 Özgür Özel'den kurultay davasına ilişkin açıklama